Aynı Konutta Oturan Kişiler veya Hizmetçiye Tebliğ

Tebligat Kanunu’nda düzenlenen tebliğ usullerinden bir tanesi de, muhatabın adresinde bulunmaması halinde tebliğin aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılmasıdır.
Aşağı Kaydır

Sanık, mağdur, davacı, davalı, vekil, müdafii gibi yargılama ile ilgili kişiler, gerek ceza gerekse hukuk muhakemesi kapsamında iş ve işlemlerden kural olarak tebliğle haberdar olmakta ve öngörülen  düzenleyici ya da emredici süreler de tebliğle başlamaktadır. Bu nedenle tebliğin usulüne uygun yapılması, yapılan iş ve işlemlerin sonuç doğurması, muhatabın kanundan kaynaklı haklarını kullanabilmesi bakımından önemlidir.

Adli mercilerin tebligat işlemlerini istediği şartlarda ve istediği vasıtayla yapması mümkün değildir; bu işlemlerin ilgili kanunlardaki sıkı şekil şartlarına bağlı usuller çerçevesinde yapılması zorunludur. Tebligat işlemleri, tebliğe konu uyuşmazlığın uygulandığı muhakeme hukukunda -Ceza Muhakemesi Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gibi- belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda yer bulan hükümlere göre yapılır.

Tebligat Kanunu’nda düzenlenen tebliğ usullerinden bir tanesi de, muhatabın adresinde bulunmaması halinde tebliğin aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılmasıdır.1

Tebliğ yapılacak muhatapla aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine tebliğ yapılabilmesi için, muhatabın arızi olarak evden ayrılması gerekmektedir. Muhatabın arızi yani geçici olarak adreste bulunmadığı hususunun tebliğ mazbatasına şerh düşülmesi de zorunludur.

(Yargıtay 10. CD, 2023/15913 E., 2024/26343 K., T: 23.12.2024) Sanığın yokluğunda verilen 27.02.2018 tarihli kararın, sanığın en son bildirdiği adresine tebliğe çıkartılıp "aynı adreste oturan yengesi G…." imzasına tebliğ edilerek kesinleştirildiği, ancak tebligat evrakında sanığın adreste bulunmama sebebi, tebligatı teslim alan şahsın tebellüğe ehil olup  olmadığı hususları belirtilmediğinden bu haliyle sanığa yapılan tebligatın usulsüz olduğu…

Yine muhatap adına tebliğ alan kişinin, muhatapla aynı konutta oturup oturmadığı veya hizmetçinin bu vasıfta olup olmadığı da tespit edilip, tebliğ mazbatasına şerh düşülmelidir.

(Yargıtay 7. CD,  2021/8577 E., 2025/5290 K., T: 14.04.2025) Sanık hakkındaki gıyabi kararın bildirdiği son adresinde "aynı konutta beraber oturan annesi" imzasına tebliğ edildiği ancak tebligat tarihinde sanığın annesi ile aynı konutta ikâmet etmediği yapılan araştırma sonucu 25.02.2019 tarihli tutanak ile anlaşılmış olup, yapılan tebligatın usulsüz olduğu gözetilerek… 

Yargıtay hukuk dairelerinin kararlarına göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi kapsamında “adreste bulunmama” halinden, muhatabın tevziat saatlerinden sonra (aynı gün) adrese dönmesi anlaşılmalıdır. 

(Yargıtay 23. HD, 2014/8462 E., 2015/8232 K., T: 17.12.2015) 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmünü, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesi “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmünü içermektedir. Bu madde hükümlerinde muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiş ise de, önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde kendisiyle aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine tebligatın yapılması gerekmektedir. Gerekçeli kararın tebliğine ilişkin belgelerde muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığına ilişkin anılan 20. ve 29. madde hükümlerinde aranan bir açıklamaya yer verilmediği gibi, muhatabın evine aynı gün döneceğine ilişkin anılan 16 ve 25. madde hükümleri bakımından gerekli olan bir tespite de yer verilmediği görülmüştür. 

Yargıtay hukuk dairelerinin kararlarına göre, “aynı konutta oturma” halinden, aynı binada oturma değil, aynı dairede oturma anlaşılmalıdır. Aynı konutta oturan kişi yönünden herhangi bir sınırlama bulunmamakta olup, aynı konutta oturmak şartıyla ehil olan herkes tebligat kabul edebilir.

(Yargıtay 12. HD, 2017/7078 E., 2018/784 K., T: 05.02.2018) 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre “Kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ, aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerden birine yapılır”. 4829 sayılı Kanun ile Tebligat Kanunu’nun 16. maddesinde yer alan “birlikte oturan ailesi efradı” ibaresi “aynı konutta oturan kişiler” şeklinde değiştirildiğinden, muhatap adına kendilerine tebligat yapılacak aynı konutta oturan kişiler, aile fertleri, yakın ve uzak akrabalar veya hizmetçilerden biri olabileceği gibi, bu kimseler dışında kalan ancak muhatapla birlikte oturan diğer kimseler de olabileceklerdir. Muhatapla birlikte oturma şartının gerçekleşmiş sayılabilmesi için muhatapla aynı çatı altında oturmak yetmeyip aynı daireyi paylaşmış olmak gerekir.

Ayrıca aynı konutta oturan kişi ya da hizmetçiye tebliğ yapılabilmesi için bu kişinin görünüş itibarıyla 18 yaşından büyük ve tebliğ almaya ehil olması gerekir. Bu hususun tebliğ belgesine derç edilmesi de zorunludur.

(Yargıtay 6. CD, 2022/3884E., 2023/14782 K., T: 29.11.2023) [Tebligatın] Sanık M…'ın aynı konutta yaşayan eşine tebliğ edildiği fakat tebligat parçasına tebellüğe ehil olup olmadığı Tebligat Kanununun 23/5 inci maddesi gereğince tebligata şerh düşülmediği ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 29 uncu maddesine aykırı olarak muhatabın ne sebeple geçici olarak konuttan ayrıldığının yazılmadığı anlaşılmakla, sanıklara usule uygun tebligat yapılmadan yokluğunda yargılamaya devam edilerek savunma hakkının ihlal edilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.

7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca muhatap adına kendilerine tebliğ yapılmasına izin verilen kişilerin tebligatın muhatabı ile o davada hasım olmamaları gerekir.2 Bu kişilere tebliğ yapılması mümkün olmayıp, aksi halde tebliğ işlemi usulsüz nitelik kazanacaktır. Örneğin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi gereği muhatap ile aynı konutta oturan eşe tebligat yapılabilmesi mümkündür. Bununla birlikte eşe karşı kasten yaralama suçundan sanık olan kişi hakkındaki gerekçeli kararın aynı çatı altında yaşayan ve karara konu suçun mağduru olan eşe yapılması halinde, hasımlık durumu ortaya çıkacağından, tebligat usulsüz olur.

(Yargıtay 3. CD, 2020/15757 E., 2021/278 K.,  T: 05.01.2021) Sanık hakkında mağdur eşi …’i kasten yaralama suçundan … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.12.2010 tarih, … Esas - … Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararının sanığın yokluğunda verildiği, gerekçeli kararın sanığa tebliğ edilmek üzere tebliğe çıkarıldığı, tebliğin aynı konutta birlikte oturur şerhi ile birlikte 08.01.2011 tarihinde eşi …’e tebliğ edildiğinin dosyadaki tebellüğ parçasından anlaşıldığı, bu tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesine göre usulsüz olması karşısında geçersiz bulunduğu ve bu itibarla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği gözetilmeksizin, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanması suretiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi…

Tebligatın kanunda öngörülen şartlar yerine getirilmeden yapılması halinde, tebligat usule aykırı hale gelir. Bu halde tebligata bağlanan sonuçlar gerçekleşmemekte, muhatap açısından süreler “öğrenme” ile başlamakta ve muhatabın beyan ettiği tarih -daha önce öğrendiği ispat görmedikçe- öğrenme tarihi olarak kabul edilmektedir.

(Yargıtay 4. CD, 2021/26983 E., 2021/21580 K., T: 14.09.2021) Tebligatın usulsüz olduğu, bununla birlikte dosya içerisinde mevcut eski hale getirme ve temyiz talebini içeren 12.10.2016 havale tarihli dilekçeden ve diğer belgelerden sanığın hakkında verilen hükmü … Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat ve İnfaz Bürosu tarafından hazırlanan davetnamenin 03.10.2016 tarihinde kendisine bizzat tebliğ edilmesiyle öğrendiğinin ve sanığın temyiz dilekçesini öğrenme tarihinden itibaren yasal süresi içinde vermediğinin anlaşılması karşısında, eski hale getirme ve temyiz isteklerinin reddine…

Usulsüz tebliğe ilişkin olarak 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda, “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur” hükmü yer almaktadır.3

 

[1]     TK.m.16

[2]     TK.m.39

[3]     TK.m.32/1-2

KAYNAK : Eyüp Kara, Aslan, Ahmet, Ceza Avukatı ve Savunma, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, 2024

                UYAP

Diğer Makaleler