KORUMA TEDBİRLERİ VEYA MAKUL SÜREDE YARGILAMANIN SONUÇLANDIRILMADIĞINA DAİR TAZMİNAT TALEBİNİN USUL VE ESASLARI
GİRİŞ
Tazminat Komisyonu 6384 sayılı “Tazminat Komisyonunun Görevleri İle Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Kanun” (TKGÇHK) ile kurulmuş olup, ana görevi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvuruları incelemek ve karara bağlamakken, 02/03/2024 tarihinde kabul edilen 7499 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Tazminat Komisyonunun görev alanı genişletilmiştir. Buna göre daha önceden adli yargının görev alanına giren CMK’nın 141/1-(e) ve (f) fıkraları ile yeni ihdas edilen (l) fıkrasına dayanan tazminat talepleri ve Anayasa mahkemesine bireysel başvuru konusu yapılabilen yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasına dayalı tazminat talepleri hakkında karar verme yetki ve görevi Tazminat Komisyonuna devredilmiştir.
Bu çalışmada, belirtilen değişikliklerden kaynaklı tazminat taleplerine ilişkin yeni durum incelenmeye çalışılacaktır. 6384 sayılı kanunda Tazminat Komisyonunun kararlarını verirken, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarını gözeteceği açıkça düzenlenmiştir (TKGÇHK M.7/1). Tazminat Komisyonuna devredilen CMK’nın 141/1- (e) , (f) ve (l) fıkralarında düzenlenen tazminat nedenleri gözetildiğinde, Komisyonun Yargıtay’ın yerleşik mirasından faydalanacağı rahatlıkla söylenebilir. Dolayısıyla çalışmada Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarına da yer verilmiştir.
TAZMİNAT KOMİSYONUNUN YAPISI
Tazminat komisyonu, ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvurular incelemek ve karara bağlamak için 6384 sayılı “Tazminat Komisyonunun Görevleri İle Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Kanun” ile kurulmuştur.
Anayasa Mahkemesine yargılamaların makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle yapılan başvuruların yoğunluğu ve ilk derece mahkemelerinin iş yükünün azaltılması düşüncesiyle, 6384 sayılı Kanun’da 7499 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Tazminat Komisyonunun görev alanı genişletilmiş ve CMK’nın 141/1-(e), (f) ve (l) fıkralarına dayanan tazminat talepleri ile ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar, özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasına dayalı manevi tazminat talepleri hakkında karar verme yetki ve görevi Tazminat Komisyonuna verilmiştir.
Tazminat Komisyonu, Adalet Bakanlığının merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hâkim ve savcılar arasından Adalet Bakanı tarafından atanan 9 kişiden oluşmaktadır. Komisyon Başkanı üyeler arasından Adalet Bakanı tarafından belirlenmekte olup, Komisyon, iş durumuna göre 3 üyeden oluşan heyetler halinde çalışabilme yetkisine de sahip bulunmaktadır (TKGÇHK M.4/1). Komisyonun asgari yedi üye, oluşturulan heyetlerin ise üye tam sayısı nisabı ile toplanması gerekmekte olup, kararlar ise üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alınmak zorundadır (TKGÇHK M.4/3).
Tazminat Komisyonunun görev alanının genişletilmesi sonucu iş yükünün artacağını öngören kanun koyucu, bu duruma Komisyonun yapısına yönelik geçici madde ile önlem almıştır. Buna göre Adalet Bakanı’na, Komisyonun iş yoğunluğunu gözeterek ilave heyetler oluşturulması amacıyla üye atama yetkisi verilmiştir. Bununla birlikte, bu şekilde atanan üyeler Komisyonun üye tam sayısına dâhil olmamaktadırlar. Bu fıkra hükmü, Adalet Bakanı tarafından 2 yıl olarak öngörülen uzatma süresi uygulanmadığı sürece, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten (12/03/2024) itibaren üç yıl süreyle uygulanacaktır.
BAŞVURU KONUSU
7499 sayılı Kanun ile CMK’nın 141/1- (e), (f) ve (l) fıkralarında sayılan koruma tedbiri nedeniyle tazminat talepleri ağır ceza mahkemelerinin görev alanından çıkarılarak, Tazminat Komisyonunun görev alanına eklenmiştir. Ayrıca aynı Kanun ile yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasına dayalı taleplerde Komisyona bırakılmıştır. Buna göre;
a) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, (CMK. M.141/1-e)
b) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, (CMK. M.141/1-f)
c) Konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, (CMK. M.141/1-l)
d) Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla manevi tazminat talep eden, (TKGÇHK M. 2/3-a) kişilerin, bu nedenlere dayalı tazminat taleplerini 6384 sayılı Kanun gereği Tazminat Komisyonuna yapmaları gerekmektedir.
a) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilmesi
Şüpheli ya da sanığın mevzuatta öngörülen şartlara uygun olarak yakalanması veya tutuklanmasından sonra kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraatine karar verilmesi halinde, hürriyetinden yoksun kaldığı süre yönünden tazminat isteme hakkı doğmaktadır (CMK.m.141/1-e). Uygulamada en fazla tazminat talebine konu olan neden, beraat ya da kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi halidir. Kanun metninde açıkça yazılmasa da gözaltına alınma hali de bu madde kapsamında tazminat nedeni oluşturmaktadır.
Bu gerekçeyle tazminat talep edilebilmesi için uygulanan yakalama ya da tutuklama veya tutukluluğun devamı tedbirinin kanuna uygun olması gerekir. Tutuklama kararının kanuna aykırı olduğu, yani kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalama, tutuklama ve tutukluluğunun devamına karar verildiği durumlarda kişi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141/1-a maddesi uyarınca tazimat isteyebilir.
Bu gerekçeyle tazminat istenebilmesi için fail hakkında tutuklamaya gerekçe olan suç ya da suçlar yönünden beraat ya da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gerekir; düşme, ceza verilmesine yer olmadığı gibi kararlar verilmesi halinde tazminat istenmesi mümkün değildir. Aynı şekilde tutuklamaya gerekçe olan suç ya da suçlar yönünden düşme, ceza verilmesine yer olmadığı gibi kararlar verilip tutuklama tedbiri uygulanmayan suç ya da suçlar yönünden beraat kararı verilmesi de tazminat hakkı doğurmamaktadır.(Yargıtay 12. CD (E: 2014/1786 K: 2014/17097 T: 02.09.2014)
Bu noktada belirtmek gerekir ki zamanaşımı nedeniyle düşme halinde Yargıtay, (suçun zamanaşımına uğramasında failin bir katkısının bulunduğu haller dışında) koruma tedbiri nedeniyle tazminat istenebileceğini kabul etmektedir.
(Yargıtay 12. CD (E: 2021/6241 K: 2023/99 T: 16.01.2023) Dava zamanaşımı süresinin dolması halinde düşme kararı verilmesi durumunda, bu hususun dosyanın tarafı olan sanığın eylemlerinden kaynaklanmaması halinde, haksız yere gözaltında veya tutuklu kalan taraf lehine uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zarar için makul bir tazminata hükmedilmesi gerektiği gözetildiğinde, tazminata esas ceza dosyası incelenip davanın zamanaşımına uğramasında davacının kusurunun bulunup bulunmadığı tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulup davacının kusurunun bulunmadığı tespit edilir ise davacı lehine uğranıldığı iddia edilen zarara ilişkin makul bir maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden davanın reddine karar verilmesi…
Tutuklu fail hakkında birden fazla suçtan soruşturma ya da kovuşturma yürütülmesi ve fail hakkında tutuklamaya konu suç ya da suçlar yönünden kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraate, tutuklamaya konu olmayan suçlar yönünden ise mahkûmiyete karar verilmesi durumunda, failin tazminat talep etme hakkı doğacaktır. Dolayısıyla tutuklandığı suçtan hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraatine karar verilen kişi, diğer suçlardan mahkûm olsa bile tazminat isteyebilir.
(Yargıtay 12. CD (E: 2019/1851 K: 2020/5509 T: 02.11.2020) Davacının suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçu nedeniyle tutuklandığı, yargılama sonucu davacı hakkında bu suçtan verilen beraat kararı ile birlikte, tutuklanmadığı âdet gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında hırsızlık, birden fazla kişi tarafından birlikte yağma suçundan ceza verildiği, âdet gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında hırsızlık ve birden fazla kişi tarafından birlikte yağma suçunun davacının tutuklanmasına esas olan suçtan bağımsız nitelikte bir suç olması itibariyle, davacı yönünden tazminata hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceği…
Kişinin ifade için kolluk ya da Cumhuriyet Başsavcılığına çağrılması ve bu çağrıya uyarak ifadesinin alınması halinde bir yakalama işlemi mevcut olmadığından, bu durumda tazminat talep etme olanağı bulunmamaktadır.
(Yargıtay 12. CD (E: 2014/12891 K: 2015/2694 T: 16.02.2015) Dosyada bulunan 13.06.2011 tarihli yakalama ve salıverme tutanağına göre Cumhuriyet Savcısının talimatı üzerine polis memurlarınca davacıya telefon ile ulaşılarak karakola davet edildiği ve davacının ifadesinin alınması sonrası saat 13.00’te serbest bırakıldığının anlaşılması karşısında, davacı hakkında herhangi bir gözaltı işlemi yapılmadığı gözetilerek, davacının gözaltı nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, davacının gözaltında kaldığının kabulüne dayalı hatalı değerlendirme ile manevi tazminata hükmolunması…
Bu gerekçeye bağlı tazminat talep konusunun asıl davanın/soruşturmanın sonucuna bağlı olan ve asıl davada/ soruşturmada verilecek karardan etkilenecek nitelikte olması nedeniyle, tazminat talep edilebilmesi için tazminat talebine konu soruşturma veya kovuşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraate karar verilmesi ve hükmün kesinleşmesi gerekir.
Belirtmek gerekir ki tazminat talebinin gerekçesini oluşturan gözaltı ya da tutuklulukta geçen sürenin başka bir suçtan mahsup edilmesi, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istenmesine engel değildir. Ancak mahsup durumu tazminat miktarı belirlenirken göz önünde bulundurulmalıdır.
(Yargıtay 12. CD (E: 2021/5840 K: 2022/9814 T:12/12/2022) Davacının dava dilekçesinde davacının gözaltında ve tutuklulukta kaldığı sürelerin mahsup edildiğinin belirtildiği ve Dairemizce UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede de davacının gözaltında ve tutuklulukta kaldığı sürelerin tamamının mahsup edildiği görülmekle, CMK’nın 144/1-a. maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup durumu tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, davacı lehine makul bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmolunması gerektiğinin gözetilmeyerek fazla maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi.
b) Mahkûmiyet durumunda gözaltı ve tutuklulukta geçen sürelerin hükümlülük sürelerinden fazla olması ya da işlenilen suç nedeniyle zorunlu olarak adli para cezası ile cezalandırılma
Zaman zaman sanık hakkında mahkûmiyet kararı verildiği, sanığın almış olduğu cezanın gözaltı ve tutuklu kalınan süreden az olduğu durumlarla karşılaşılabilmektedir. Bu halde kişinin fazladan tutuklu ya da gözaltında kaldığı süre yönünden tazminat talep hakkı doğmaktadır (CMK m. 141/1-f). Önemle belirtmek gerekir ki bu halde tutukluluk süresinin hükümlülük süresinden fazla olup olmadığının tespiti noktasında şartla salıverme süresi değil, hak ederek tahliye tarihi esas alınarak hesap yapılmalıdır. Dolayısıyla tazminat hakkı doğması için tutuklu kalınan sürenin hükümlünün hak ederek tahliye süresinden fazla olması gerekmektedir.
(Yargıtay 12. CD (E: 2021/3062 K: 2022/5601 T: 13.09.2022) 1827 gün tutuklu kalan davacı hakkında yapılan yargılama sonucunda 5 yıl 10 ay (2125 gün) hapis cezasına hükmedildiği göz önünde bulundurulduğunda, davacı hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin bihakkın tahliye tarihine göre infaz edilecek süreden az olduğu anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabul edilerek davacı lehine tazminata hükmedilmesi, temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Aynı fıkrada düzenlenen diğer bir tazminat nedeni ise failin işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması ve zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılması durumudur. Bu durumda tazminat istenebilmesi için mahkûmiyete konu fiilin yaptırımının doğrudan adli para cezası içermesi gerekmektedir. Hapis cezasının para cezasına çevrilmesi halinde tazminat istemek mümkün değildir. Seçimlik ceza öngörüldüğü ve mahkemenin seçimlik ceza olarak para cezasının tercih ettiği durumlarda da bu gerekçeyle tazminat istemek mümkün değildir. Adli para cezası gerektiren suçlar, tutuklama yasağı kapsamında olduğundan, bu hüküm de başka bir suçtan yürütülen kovuşturma neticesinde vasıf değişikliği sebebiyle yalnız adli para cezası gerektiren suçtan mahkûmiyet kararı verilmesi halinde uygulama alanı bulabilecektir.
Hükümlü hakkındaki müddetnamenin yanlış hesaplanması sonucu hükümlünün ceza infaz kurumunda fazla yatması ya da olağanüstü kanun yolları veya infazına başlanan hükümle ilgili herhangi bir nedenle (kesinleşme şartları oluşmadığı halde hükmün kesinleştirilerek infazına başlanması gibi) olağan kanun yollarına başvurma olanağının doğmuş olması sonucu hükümlünün cezasında azalma olması gibi hallerde, tazminat istenilebilmesi için hükümlünün hak ederek tahliye tarihinden daha fazla ceza infaz kurumunda kalmış olması gerekir.
(Yargıtay 12. CD (E: 2022/3028 K: 2022/9473 T: 05.12.2022) Hapis cezalarının infazı sırasında 17.10.2006 tarihinde şartla tahliye olması gerekirken yanlış hesaplama sonucu 14.05.2010 tarihinde tahliye edildiğini iddia ederek tazminini talep ettiği, ceza davası infaz dosyaları içeriğine göre davacının bihakkın tahliye tarihinin 15.09.2023 olduğu, 14.05.2010 tarihinde tahliye edildiği, bihakkın tahliye tarihinden tahliye olduğu tarihe kadar fazladan ceza infaz kurumunda kalmadığından davacının tazminat talep edemeyeceğinin anlaşılması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi…
Bu gerekçeye bağlı tazminat talep konusunun asıl davanın sonucuna bağlı olan ve asıl davada verilecek karardan etkilenecek nitelikte olması nedeniyle, tazminat talep edilebilmesi için tazminat talebine konu yargılamada mahkûmiyete karar verilmesi ve hükmün kesinleşmesi gerekmektedir.
c) Konutu terk etmemek veya tedavi ve muayene adli kontrol tedbirleri uygulandıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilmesi
Adli kontrol, bir tutuklama sebebinin varlığı halinde, sanığın tutuklanması yerine başvurulabilecek bir tedbir olarak öngörülmüş olup bu tedbire, kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de başvurulabilir. Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında da adli kontrole ilişkin hükümler uygulanması mümkündür (CMK m. 109).
Adli kontrol olarak uygulanacak tedbir türleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109/3. Maddesinde açıkça sayılmıştır. Bu tedbirlerden bir tanesi “Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek” (CMK. M. 109/3.e), diğer ise “Konutunu terk etmemek” (CMK. M. 109/3.) adli kontrol tedbiridir. Adli kontrol türleri gözetildiğinde bu iki tedbir, diğer tedbir türlerine göre kişi hürriyetini daha kısıtlayıcı özellikler göstermektedir. Bu durumu gözeten kanun koyucu, 7499 sayılı Kanun ile yaptığı değişiklikle haklarında bu adli kontrol tedbirleri uygulanan kişi hakkında, tedbire konu suç nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı ya da beraat kararı verilmesi hallerini tazminat nedenleri arasına almıştır. Bu hallerde 6384 sayılı Kanun gereği Tazminat Komisyonuna başvurularak tazminat istenilmesi gerekmektedir.
Adli kontrol uygulanan fail hakkında birden fazla suçtan soruşturma ya da kovuşturma yürütülmesi ve fail hakkında adli kontrole konu suç ya da suçlar yönünden kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraate, adli kontrole konu olmayan suçlar yönünden ise mahkûmiyete karar verilmesi durumunda, failin tazminat talep etme hakkı doğacaktır. Dolayısıyla adli kontrol uygulanan suçtan hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraatine karar verilen kişi, diğer suçlardan mahkûm olsa bile tazminat isteyebilir.
Bu gerekçeye bağlı tazminat talep konusunun asıl davanın/soruşturmanın sonucuna bağlı olan ve asıl davada/soruşturmada verilecek karardan etkilenecek nitelikte olması nedeniyle, tazminat talep edilebilmesi için tazminat talebine konu soruşturma veya kovuşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraate karar verilmesi ve bu hükmün kesinleşmesi gerekir.
d) Yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması
6384 sayılı Tazminat Komisyonuna ilişkin Kanun’da 7499 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, CMK’nın 141/1-(e), (f) ve (l) maddelerine dayanan tazminat nedenleri yanında, ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasına dayalı manevi tazminat talepleri hakkında karar verme görevi de Tazminat Komisyonuna verilmiştir. Dolayısıyla, özel bir düzenleme olmaması nedeniyle bireysel başvuru yöntemiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılarak tazminat talebinde bulunulan makul sürede yargılanma hakkının ihlaline ilişkin başvurular artık Tazminat Komisyonuna yapılacaktır.
(Anayasa Mahkemesi, 09/01/2014 tarihli 2013/695 B.N.) Hangi durumlarda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği tespit edilirken, yargılamadaki taraf sayısı, tazminat talep edenin yargılamayı uzatmaya yönelik davranışları bulunup bulunmadığı gibi hususların değerlendirilmesi ile başvurucunun yargılama sürecindeki davranışları, yargılamanın türü ve karmaşıklığı, yargılamanın ilk derece, istinaf, Yargıtay gibi kaç dereceli olduğu, adli makamların yargılamaya yaklaşımı ve davranışları, sistemsel sorunlar gibi birçok etken göz önüne alınacaktır. (AYM. B.N. 2013/695 09/01/2014) Makul sürede yargılanma hakkının amacı, tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunması ile adaletin gerektiği şekilde temini ve hukuka olan inancın muhafazası olup, hukuki uyuşmazlığın çözümünde gerekli özenin gösterilmesi gereği de yargılama faaliyetinde göz ardı edilemeyeceğinden, yargılama süresinin makul olup olmadığının her bir başvuru açısından münferiden değerlendirilmesi gerekir (B. No:2012/673, 19/12/2013, § 27). Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 41–45).Ancak belirtilen kriterlerden hiçbiri makul süre değerlendirmesinde tek başına belirleyici değildir. Yargılama sürecindeki tüm gecikme periyotlarının ayrı ayrı tespiti ile bu kriterlerin toplam etkisi değerlendirilmek suretiyle, hangi unsurun yargılamanın gecikmesi açısından daha etkili olduğu saptanmalıdır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 46). Bu kapsamda, yargı sisteminin yapısı, mahkeme kalemindeki rutin görevler sırasındaki aksamalar, hükmün yazılmasındaki, bir dosyanın veya belgenin bir mahkemeden diğerine gönderilmesindeki ve raportör atanmasındaki gecikmeler, yargıç ve personel sayısındaki yetersizlik ve iş yükü ağırlığı nedeniyle yargılamada makul sürenin aşılması durumunda da yetkili makamların sorumluluğu gündeme gelmektedir Yargılama süresinin makul olup olmadığının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gereken davadaki sanık sayısı, davanın karmaşıklığı, atılı suçun vasıf ve mahiyeti, söz konusu suç için öngörülen cezanın miktarı gibi unsurların hiçbiri somut davadaki yargılama süresinin makul olarak değerlendirilmesine olanak vermemektedir. Tek bir sanığın yargılandığı ve karmaşık nitelikte olmayan davada bu yargılama süresi makul olarak değerlendirilemez.
Makul süre hesaplanırken bu sürenin başlangıcı olarak, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anı esas alınacaktır. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih olarak ise, suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği tarih ya da yargılaması devam eden davalar yönünden ise Tazminat Komisyonunun başvuru ile ilgili kararını verdiği tarih esas alınacaktır (AYM. B.N. 2013/695 09/01/2014).
Bu gerekçeye bağlı tazminat talep konusunun asıl davanın/soruşturmanın sonucuna bağlı olmaması ve asıl davada/soruşturmada verilecek karardan etkilenecek nitelikte bulunmaması nedeniyle, tazminat talep edilebilmesi için tazminat talebine konu soruşturma veya kovuşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına ya da beraate karar verilmesi ve bu hükmün kesinleşmesi gerekmemektedir.
Yukarıda belirtilen tazminat nedenlerine ilişkin yasal düzenlemeler gözetildiğinde, CMK’nın 141/1-(e), (f) ve (l) nedenlerine dayalı olarak maddi ve manevi tazminat talebinde, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı nedenine dayalı olarak ise sadece manevi tazminat talebinde bulunulabileceğini belirtmekte fayda görüyoruz.
BAŞVURU SÜRESİ
Ağır ceza mahkemelerine yapılan koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talepleri gibi Tazminat Komisyonuna yapılan tazminat taleplerine ilişkin başvurunun da her zaman yapılması mümkün değildir. Tazminat talebinin yargılamanın makul sürede yapılmadığına ilişkin olması halinde, başvurunun soruşturma, kovuşturma veya yargılama sürecinde ya da en geç bunların kesin bir kararla sonuçlandığının öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde yapılması gerekmektedir (TKGÇHK M.5/A-1). Öğrenme tarihi tespit edilirken aksi ortaya konulamadığı sürece talepte bulunanın beyanı esas alınmalıdır. Anacak içeriğinden kesinleşmenin öğrenildiğinin anlaşıldığı dosyaya sunulan talep dilekçesi v.b. bir delille öğrenmenin daha önce olduğunun ortaya konulması halinde bu tarih esas alınacaktır.
Tazminat başvurusunun öngörülen sürede haklı bir mazeret nedeniyle yapılamaması durumunda, tazminat talebinin, mazeretin kalktığı tarihten itibaren 15 gün içinde ve mazereti belgeleyen delillerle birlikte yapılması mümkündür (TKGÇHK M.5/A-1). Hangi durumların haklı bir mazeret olarak kabul edileceği yoruma tabi olmakla birlikte, hastanede yatarak tedavi görme, başvuranı etkileyen doğal afet gibi durumlar bu hale örnek verilebilir.
Tazminat talebinin CMK’nın 141. maddesinin (e), (f) ve (l) bendinde düzenlenen nedenlere dayanması halinde ise, talebin tazminat talebine konu karar veya hükmün kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her durumda karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde talepte bulunularak yapılması gerekmektedir (TKGÇHK M.5/B-1).
Kanunda tazminat talebine konu karar veya hükmün kesinleştiğinin ilgilisine tebliği zorunlu tutulduğundan, kesinleşme şerhinin ya da durumunun tebliğ edilememesi halinde 3 aylık süre başlamayacak, bu durumda 1 yıllık azami süre gözetilecektir (TKGÇHK M.5/B-1).
YETKİ VE GÖREV
6384 sayılı tazminata konu talepler ile ilgili yalnız Tazminat Komisyonu yetkili ve görevlidir. Dolayısıyla talebin sadece tazminat komisyonuna yapılması mümkündür. Tazminat komisyonunun görevine giren nedenlerden kaynaklı tazminat taleplerinin, hatalı değerlendirme ile yalnız ya da ağır ceza mahkemesinin görevine giren başka tazminat nedenleriyle ağır ceza mahkemesine yapılması mümkündür. Talep konusunun yalnızca Komisyonun görev alanına girmesi halinde, mahkemenin dosyayı Komisyona göndermesi gerekmektedir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren talepler ile Tazminat Komisyonunun görev alanına giren taleplerin aynı dilekçe ile mahkemeye yapılması halinde ise, Komisyonun görev alanına giren taleplerin ayrılarak, ayrılan dosyanın Komisyona gönderilmesi zorunludur (CMK M. 142/2).
Ağır ceza mahkemesi ile Komisyon arasında tazminat konusuna hangi birimin bakacağı konusunda anlaşmazlık çıkması halinde, bu konudaki uyuşmazlığın giderilmesi konusunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi yetkili olup, görev konusundaki anlaşmazlığın giderilmesi amacıyla ağır ceza mahkemesi veya Tazminat Komisyonu Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvuracaktır (TKGÇHK M.5/B-2).
BAŞVURU ŞEKLİ VE TALEBİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Koruma tedbirleri nedeniyle müracaatta bulunan kişinin, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemi, zararın nitelik ve niceliğini belirten ve bunların dayanağını oluşturan belgelerini eklediği bir dilekçe ile Komisyona başvurması gerekmektedir (TKGÇHK M. 5/A-2, 5/B-4). Tazminat Komisyonuna yapılacak müracaat doğrudan Komisyona yapılabileceği gibi elektronik ortamda ya da Komisyona gönderilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları aracılığıyla da yapılabilir (TKGÇHK M. 5/A-4, 5/B-4, 5/4-5). Komisyona yapılacak müracaata ilişkin düzenlenecek belgeler damga vergisinden, yapılacak işlemler harçlardan istisna bulunmaktadır (TKGÇHK M. 5/A-4, 5/B-4, 5/6).
Başvuru sonrası Komisyon öncelikle dilekçe ve eklerini inceleyecek ve bir eksiklik olup olmadığını tespit edecektir. Komisyon, dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda eksikliğin 1 ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye bildirecektir. Dilekçedeki eksikliğin süresinde tamamlanmaması halinde müracaat, Komisyonca reddolunacaktır.
Tazminat Komisyonuna yapılan başvurunun ağır ceza mahkemesinin görevine giren bir nedene dayanması halinde, Komisyonun bu konudaki talebi ağır ceza mahkemesine göndermesi gerekmektedir. Yine ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren talepler ile Tazminat Komisyonunun görev alanına giren bir talebin aynı dilekçe ile Komisyona yapılması halinde ise, Komisyon mahkemenin görev alanına giren talepleri ayırarak ağır ceza mahkemesine gönderecektir. Bu hallerde Komisyona yapılan talep tarihi başvuru tarihi olarak kabul edilecektir (TKGÇHK M.5/B-2).
Dilekçenin kanunun öngördüğü hususları içermesi ya da verilen sürede eksikliklerin giderilmesinden sonra talebin esası ile ilgili değerlendirme aşamasına geçilecektir. Komisyon, ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve belgeyi ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercilerinden isteme yetkisine sahip olup, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercileri de talep edilen bilgi ve belgeleri gecikmeksizin Komisyona göndermek zorundadırlar (TKGÇHK M. 4/5). Değerlendirme yaparken Komisyon, gerekli gördüğü araştırmaları yapmaya veya üyelerden birine yaptırmaya ya da Cumhuriyet başsavcılıklarından bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmeye yetkilidir (TKGÇHK M. 4/6).
Tazminat Komisyonunun benzer nitelikteki başvuruları birleştirerek karar verme yetkisi de bulunmaktadır (TKGÇHK M.7/3).
KARAR
Tazminat Komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, başvurunun süresinde yapılmadığının ya da müracaat edenin tazminat talebi konusunda hukuki menfaatinin olmadığının tespit edilmesi halinde müracaatın reddine karar verilecektir. Yine koruma tedbirleri nedeniyle yapılan başvurunun tazminata karar verilmesine ilişkin şartları taşımadığının tespiti halinde de müracaatın reddine karar verilecektir (TKGÇHK M.6/1-b-c-ç).
Yukarıda belirtildiği gibi, dilekçedeki eksikliğin süresinde tamamlanmaması halinde de Komisyonca müracaatın reddine karar verilecektir.
Tazminat Komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, başvurunun yerinde olduğunun ve tazminat şartlarını taşıdığının kabul edilmesi halinde ise tazminat talebinin kabulüne karar verilecektir. Bununla birlikte Komisyonun idari bir mercii olması nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmetmesi mümkün değildir. Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerine ilişkin Komisyon kararlarının gerekçeli olması gerekmektedir (TKGÇHK M.7/2).
Kanunda, Tazminat Komisyonunun karar verirken Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarını gözeteceği belirtilmiştir (TKGÇHK M.7/2). Bunun yanında CMK’nın 141/1- (e), (f) ve (l) fıkralarına dayanan tazminat talebine ilişkin kararlar verilirken, Yargıtay’ın önceki dönemde bu ve benzeri konulara ilişkin yerleşik uygulamalarının da Komisyon tarafından gözetileceğini değerlendiriyoruz.
Kanun Yolu
Tazminat Komisyonu tarafından koruma tedbirleri nedeniyle verilen karara karşı Komisyon aracılığıyla Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz etmek mümkündür. İtiraz edilmesi halinde, itiraz dilekçesinin müracaata ilişkin diğer tüm belgelerle birlikte derhal Ankara Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesi ve mahkemece itirazın öncelikli işlerden sayılarak üç ay içinde karara bağlanması zorunludur. Mahkeme tarafından Komisyon kararı yerinde görülmezse işin esası hakkında karar verilir ve mahkemenin itiraz üzerine verdiği kararlar kesindir (TKGÇHK M.7/3).
Kararın İcrası
Tazminat ödenmesine ilişkin Komisyon kararları, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde bakanlık tarafından ödenmek zorunda olup, ödemeye ilişkin belgeler damga vergisinden, yapılacak işlemler ise harçlardan istisna bulunmaktadır (TKGÇHK M.7/5).
Ayrıca Komisyonun kesinleşen kararlarının bir örneği müracaata konu işlemin yapıldığı adli veya idari mercie gönderilir. Kararın gönderildiği adli veya idari mercinin, müracaata konu işlem henüz sonuçlandırılmamışsa, bu işlemleri ivedilikle sonuçlandırması gerekmektedir (TKGÇHK M.8/1-2).
TAZMİNATIN GERİ ALINMASI VE RÜCU
Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın sonradan kaldırılmasıyla hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilen kişiler ile yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile Tazminat Komisyonundan alınacak kararla, kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır (CMK M.143/1, TKGÇHK M.5/3)
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında devletin ödediği tazminat açısından rücu müessesesine ilişkin özel düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre devlet, ödediği tazminattan dolayı, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına 1 yıl içinde rücu etme hakkına sahiptir (CMK M. 141/4, TKGÇHK M.5/3).
TAZMİNAT İSTEYEMEYECEK KİŞİLER
Kanuni düzenlemede, bazı durumlarda koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talep etme şartları bulunmasına rağmen, kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerin aşağıda sayılan hallerde tazminat isteyemeyecekleri hükme bağlanmıştır:
a) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler,
b) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler,
c) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler, adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar ( CMK m. 144, TKGÇHK M.5/3).
SONUÇ
6384 sayılı Kanun ile kurulan Tazminat Komisyonu, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvurular incelemek ve karara bağlamak için kurulmuşken, 7499 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile Tazminat Komisyonunun görev alanı genişletilmiş ve CMK’nın 141/1-(e), (f) ve (l) fıkralarına dayanan tazminat talepleri ile ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar, özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasına dayalı manevi tazminat talepleri hakkında karar verme yetkisi de Tazminat Komisyonuna verilmiştir. Bu şekilde koruma tedbirlerinden kaynaklı adli yargının, yargılamaların makul sürede tamamlanamamasından kaynaklı Anayasa Mahkemesinin iş yükünün hafifletilmesi ve tazminat taleplerinin daha hızlı karara bağlanması amaçlanmıştır. Bu düzenlemeler yapılırken CMK’nın koruma tedbirleri nedeniyle tazminatı düzenleyen hükümleri ile aynı doğrultuda hükümler getirilmiştir. Tazminat Komisyonu idari bir organ olmakla birlikte tazminat talepleri ile ilgili karar verirken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin kararlarını esas almanın yanında, görev alanına yeni dahil edilen tazminat nedenlerinin türü ve geçmişte tabi olduğu yargı organı nedeniyle Yargıtayın bu konulardaki birikimlerini de değerlendirecektir.
KAYNAKÇA
https://ihtk.adalet.gov.tr/
https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/
Eyüp Kara, Aslan, Ahmet, Ceza Avukatı ve Savunma, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, 2024
UYAP
(Bu makale İstanbul Anadolu Adliyesi Dergisi'nde yayınlanmıştır.)







